İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, TRT Kurdi ekranlarında Zeynep Alkış ve Kemal Gümüş’ün sorularını yanıtladı. Burada önemli açıklamalarda da bulunan Soylu’nun programın girişinde yaptığı konuşma yayına damga vurdu.KÜRTÇE KONUŞTUBakan Soylu programın başında gazetecilerle kısa da olsa Kürtçe konuştu. O anlar sosyal medyada ses getirdi. “Hayırlı pazarlar” dileyerek konuşmasına başlayan Soylu, Diyarbakır annelerinin fazla anlamlı direnişinin, itirazının, evlatlarına ve geleceklerine sahip çıkmalarının ve bir mahalle baskısını kırarak bunu yapmalarının 1000’inci günü olduğunu vurguladı.DİYARBAKIR ANNELERİNİN EYLEMİAnne yüreğinin fazla değerli olduğunu, gücünün kelimelerle tarif edilemeyeceğini dile getiren Soylu, anneler tarafından direncin yürütülüyor olmasının aka ve tarihi bir hadise olarak değerlendirdiğini söyledi. Diyarbakır’ın fazla zengin tarihi medeniyete sahip bulunduğunu kaydeden Soylu, Diyarbakır annelerinin eyleminin Hacire anneden başlayan, bugün 299 ailenin katıldığı, bir baskıyı ortadan kaldıran, bir baskıyı iten, tereddüt etmeden teröre karşı duran, kendi çoluğunu çocuğunu teröre kurban etmek istemeyen annelerin feryadı olduğunu belirtti.”ACILAR VE TRAVMALAR BİRİKTİ”Bu feryadın büyüyerek Şırnak’a, Van’a, Hakkari’ye, Muş’a, İzmir’e, Berlin’e yayıldığına dikkati çeken Soylu, “Terörizmin acısını çektik. Çocuklarımız okuyamadılar. Aileler parçalandı. Kalkınma ve gelişme engellendi. Aslında düşünmemize ket vurdular yani düşünmemizi engellediler, tüm bunlar, madden kayıplara yol açtı. Zaman kaybettik. Acılar ve travmalar birikti yani toplumun acıları da aka hasarlar bırakır. Maddi hasarlar bazen onarılabilir fakat toplumun bu travmaları yüzyıllar sürebilir.” ifadelerini kullandı.”BİZİM BİR TEK DERDİMİZ VAR: TERÖR”Çok zengin bir coğrafyanın çocukları olduklarını anlatan Soylu, bu coğrafyayı kendi küllerinden, gereklerinden, tarihin bıraktıklarından diri tutmaya çalışanlardan olduklarını vurguladı. 6-8 Ekim olaylarına da değinen Soylu, bu olaylarda tarihin sabote edildiğine inandığını, okullar, kütüphaneler, camiler, kiliseler, tüm bunların seçilmesinin bilinçli bir tercih olduğunu, kültürün ortadan kaldırılmasına, tarihle, medeniyetle, geçmişle bağın kesilmesine çalışıldığını söyledi.Soylu, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Başarabildiler mi? Başaramadılar, biz gidelim bu coğrafyadan bin yıl geçse Cizre’yi değiştiremez kimse, buradan El Cezeri’yi, peygamberlerimizin mezarlarını kaldıramazsın. Bütün bunlar zamanında kıymetlidir. Eğer zamanında buna sahip çıkmazsanız, korumazsanız, paha vermezseniz, kaybedersiniz. Nesil kaybedersiniz. Olur bunlar fakat tatsız tuzsuz, geçmişten kopuk bir halde olur. Tam burada devreye birisi girer: Recep Tayyip Erdoğan girer. Şimdi devre dönem, yapılan terör mücadelesi, burada Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya Kürt kardeşlerimize farklı bir şekilde anlatılmaya çalışıldı. Bizim bir biricik derdimiz var: Terör. İkinci bir derdimiz yok çünkü biz insanımıza, farklılıklarına, zenginliklerine, insanımızın kendisine güvenmek durumundayız çünkü hepimiz eşitiz yani itimat kavramı karşılıklı bir kavramdır. Eğer karşılıklı birbirine güveni tesis etmişseniz aslında geleneğinizin de dininizin de gereğini yerine getirmişsinizdir.”ERDOĞAN, TÜRKİYE’NİN KARDEŞLİK MUTABAKATINI ORTAYA KOYDU”Kardeşlik bir dünyadır, şayet bunu yaparsanız, şunu burada bize izleyenlere söylemek istiyorum: Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin sadece cumhurbaşkanlığını ve başbakanlığını yapmadı, Türkiye’nin kardeşlik mutabakatını ortaya koydu. Kendisi hakkında ne söylenirse söylensin bundan vazgeçmedi, kendisi hakkında devre dönem acımasız eleştiriler yapılsa da bu kardeşlikten vazgeçmedi ve hiçbir lahza küsmedi. Kim olursa olsun, ne olursa olsun istikametine devam etti.”Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şehirlerin güzelleşmesinden, tarihiyle bütünleşmesinden, sanayi siteleriyle bir araya gelmesinden, 81 ildeki üniversitesinden, havalimanından, ulaşım, eğitim, sağlıktan, öğretmenlerinden, hiçbir şeyden vazgeçmediğini belirten Soylu, “İçişleri Bakanı oldum, bu ülkede kepenkler kapanıyordu. Bu ülkede Doğu ve Güneydoğu’da mahkemeler kurulmuştu. Vergiler, haraç alınıyordu, bazen akşam 16.00-17.00’den sonra insanlar sokağa çıkmaktan imtina ediyorlardı, çocuklarına ‘Aman eve gel!’ diyorlardı.” ifadelerini kullandı.”BU MAKUS TALİH YENİLDİ”Şimdi Doğu ve Güneydoğu’nun her tarafında üniversitelerin bulunduğunu, İstanbul’da muallim eksikliği olduğunu ancak bölgede muallim eksiğinin bulunmadığına işaret eden Soylu, geçmişte makus talihin bölgeyle özdeşleştiğini anımsattı.Bakan Soylu, “Bu makus talih yenildi ve bunu Recep Tayyip Erdoğan yendi. Kimse kendine hisse biçmesin. Elbette daha önceden yapılanlar var. Bu makus talihin kırılması için yeterli değildi. Biz ancak çocuklarımızın geleceğinin fazla sağlıklı olmasını, hayal kurmalarını isteyebiliriz. İnsan, hayalden yoksun bırakılabilir mi? Silahın, terör örgütünün, çatışmanın gölgesinde hayal nasıl kurarsınız?” ifadelerini kullandı. Geçmişte “Kürt’üm” demenin suç gibi algılandığını, bu algıyı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kırdığını vurgulayan Soylu, bugün herkesin rahatlıkla Kürt olduğunu söyleyebildiğini anlattı.”20 YIL ÖNCE BÖYLE BİR ŞEYİ DÜŞÜNMEK MÜMKÜN MÜ?”Soylu, şunları dile getirdi: “Yani travma sadece Kürtlük üzerinden değil, tüm kimlikleri baskılamaya yönelik bir travma vardı Türkiye’de. Hakikaten Romanlar ötekileştirilmişti, şimdi bizim her vilayetimizde, her valiliğimizde bir Roman temsilcimiz var. Devletin valisi, muharrem orucunda iftar veriyor, kaymakamı iftar veriyor. Cemevlerine gidip iftara katılıyor. Kimseyi ötekileştirmeyen bir iklimi oluşturmaya çalıştık fakat bizim neye ihtiyacımız var? Bu medeniyetin kodlarından sıyrılmamaya ihtiyacımız var. Bize bizim medeniyetimiz yetiyor. Yani bu ülke, yaşanmışlıklarıyla, tarihsel gerçeklikleriyle bir müzedir. Her haliyle bir müzedir. Sadece maddi eserleriyle, tüm tarihiyle beraber bir müzedir. Bu ülkenin Kürtlüğü, Türklüğü, Aleviliği, Sünniliği, dindarlığı, camileri, içinde yaşanmışlıkları, bu ülkenin kiliseleri, hepsi bir müzedir. Bunu böyle görmek lazım. Biz nerede konuşuyoruz? TRT Kurdi’de. 20 yıl önce böyle bir şeyi düşünmek olası mü?Şimdi diyorlar ki: ‘Kürtçeyi engelliyorlar.’ Neyi engelliyoruz, bazen engelliyoruz? Şimdi geçen akşam Silvan’da binlerce insanın katıldığı bir konser yapıldı. Kürtçe de söylendi, her şey söyleniyor zaten. Böyle bir fark yok.” Kadın Destek Uygulaması’nın (KADES) önce Türkçe başladığını anlatan Soylu, sonra ihtiyaca göre Farsça, Arapça, Fransızca, Rusça, Almanca, İspanyolca, Kürtçe, Özbekçe ve Kırgızcaya doğru gittiğini belirtti.”KÖTÜ GÜNLER GERİDE KALDI”Bölgeye akın akın insanların geleceğini dile getiren Soylu, Diyarbakır’da üniversite okumanın ayrıcalıklı olacağını, fena günlerin geride kaldığını, her geçen günün bir öncekinden fazla daha iyi olacağına işaret etti.İçişleri Bakanı Soylu, şu değerlendirmelerde bulundu: “Şimdi son günlerde ‘İşte sanatçılara mani konuluyor.’ Bu olan olaylar benim dışımda bir kere. Şöyle bir şey var, şunu ayırmamız lazım. Elbette ki kimsenin şarkısının dili sebebiyle, Arapça söyleyebiliyor mu, Kürtçe de söylüyor, söylemeye devam ediyor. Orada terörden kaynaklanan bir irtibat görülmüşse birtakım hassasiyetlerin oluşmasını yok görmemek lazım. Kimse Kürtçe şarkı söylüyor, sanatını icra ediyor diye engelleniyor değil bu ülkede, engellenemez fakat şu var. Bakın, bunu devre dönem yerel meselelerde de yaşıyoruz. Kürtçe yerel şarkıcılar var. Çalıyorlar mı düğünlerde? Çalıyorlar mı? Ne zaman bir reaksiyon söz konusu oluyor bazen kamu tarafından bazen de insanlar tarafından? Bu şarkılar teröre evrildiği zaman, terör propagandasına döndüğü andan itibaren, ‘Bir dakika dur.’ diyor. Bu, bir siyasal istismardır.Burada dilin ve sanatın bir kusuru yok. Bunu böyle görmek fazla yanlıştır. Bunu Türkçe de söylese, Kürtçe de İngilizce de Arapça da söylese aynısıdır. Arapça DEAŞ propagandası yapsa ben müsaade mi edeceğim veya vatandaş müsaade mi edecek? Allah rızası için böyle bir şey söz konusu değil. Kimse dilinden, sanatından ötürü ötekileştirilemez fakat teröre karşı geçmişte bir irtibat, iltisak görülmüşse burada halkın, vatandaşın veya kurum ve kuruluşların, birtakım ticari müesseselerin, ‘Ben buna ruhsat vermiyorum’ endişesini yaşamasının da terörle alakaları yok. Şimdi yarın öbür gün diyelim ki bir yerde çıkarmadılar veya engellediler veya ‘Ben ruhsat vermiyorum.’ dedi fakat şunu düşünün, bu, sadece terörle ilgili de değil, öbür bir saikle de buna bir şahıs kendi arzusuyla ruhsat vermiyor olabilir fakat terörle ilgili ruhsat vermemesi meselesini de ortaya koyabilir.””ESKİ TARTIŞMALAR ÜZERİNDEN YENİ ZEMİN BULMA ARAYIŞIDIR”Bu konuların siyasallaştırılmasını, buradan bir lisan ve sanat ayrımının ortaya konulmasını, dile karşı bir fiil olarak değerlendirilmesini sadece kamu nezdinde itibarını kaybedenlerin, terör örgütü siyasilerinin kendilerine ait yeni bir zemin bulma arayışı olarak görmek gerektiğini söyleyen Soylu, konuşmasını şöyle tamamladı:”Buradan ekmek çıkmaz çünkü Tayyip Erdoğan, Türkiye’de bu zihniyeti dönüştürdü. Kimsenin böyle bir derdi veya endişesi söz konusu değil. Bunu bir zenginlik olarak görüyor ve bunu bir insan hakkı olarak görüyor. Bunu ortaya koyuyor. Bu geçmişteydi, böyle aksi ters bakarlardı insanlara, ne konuşuyorlar bunlar? Burada görmemiş olabilirsin fakat İstanbul’da böyleydi. Bugün böyle bir şey yok. Bu tolerans bizim zaten medeniyet kodlarımızın ortaya koyduğu bir süreçtir. Herkesin birbirine toleransı böyledir. Doğumdan olan bir iştir. Bu, kabul etmedir, kardeşlik hukukudur. Temel insan hakkının bir tartışması da söz konusu değil. Böyle bir tartışmanın içerisinde olmamamız gerekir. Yani dönüp burada bu tartışmaların halen yapılabilmesi, kendi güvenilirliklerini, itibarlarını, siyasi olarak durdukları zemini kaybedenlerin eski tartışmalar üzerinden yeni bir zemin bulma arayışıdır. Buradaki hemşehrilerimizin bize itimat etmesi gerekir. Esas itibarıyla, biz iyilikleri anlatıp kötülüklerden sakındırmakla görevli olan varlıklarız. Bunu sağlamak, gerçekleştirmek zorundayız. Günlük birtakım gayeler, sözler olabilir, bunları istismar etmek isteyenler olabilir.Çağımızın 21. yüzyılın gene neşet eden hastalıklardan biri dezenforme etmek, fitne koymak isteyenler olabilir fakat insan mükemmel bir varlıktır. İnsan iyiyle kötüyü, doğruyla yanlışı, kendisi için olanla olmayanı ayırabilecek ferasetli bir varlıktır. Biz ona itimat ediyoruz. Ferasetine inanıyoruz, medeniyetimize de güveniyoruz. Yarın her şey fazla daha tekamül edecek, daha iyi olacak.”TFF'nin yayınladığı VAR kayıtlarının ardından hakemler ile alakalı aldığı yaptırım kararını doğru buluyor musunuz?— Haberler.com (@Haberler) January 3, 2023 Haberler.com / Bilsay Özer – Güncel Süleyman Soylu Güncel Haberler
GÜNDEM
21 Aralık 2024EKONOMİ
21 Aralık 2024EKONOMİ
21 Aralık 2024EKONOMİ
21 Aralık 2024EKONOMİ
21 Aralık 2024EKONOMİ
21 Aralık 2024EKONOMİ
21 Aralık 2024EKONOMİ
21 Aralık 2024